27 Mayıs 2014 Salı

Max Payne

Bir miktar nostalji gerekli arada. Örneğin, bir efsane; sevgili Max Payne. Yıllardan 2001 idi bu ağabeyimizle tanıştığımız vakit. Yaşadığı sıkıntılara dert ortağı olup, hem intikam almasını sağlayıp, hem de NYC'nin en pislik işlerini yapanları teker teker katlederek kendimizce bir adalet katıyorduk dünyaya. bir miktar anti-hero'luk,  bir miktar hollywood klişesi idi. Ama tadından yenmeyen, üzerinden geçen 13 seneye rağmen hala güzel olan bir oyun.

Şimdi elbette bilgisayarınızda oynamanıza da gerek bırakmadı Rockstar. Mobil versiyonu ile, android 4 ve üzerindeki cihazlarda, (tabi 1.4gb civarı yer kaplaması, telefonları ısıtması, bol pil yemesi ve işlemciniz pek güçlü değilse kasması doğaldır) takır takır çalışır halde. Bir hayli de oynayanı var. Metroya binince insanlar "candy crush" oynarken siz "Max Payne" açarsanız, başınızda bir çok insan sizi izleyerek yolculuğuna devam edecektir.

ve tabi o "main theme"... hala sıkılmadan dinler, hüzünlenirim.
kelime oyunları ve göndermelerle dolu efsane Max Payne (maximum pain) aldı başını gitti. Hele de o zaman Matrix'in yarattığı etki ile oyunda var olan "Bullet Time" efekti inanılmaz güzeldi. Atlardık, zaman yavaşlardı, alayını indirirdip dual ingram, pump-action shutgun ya da colt commando ile.

ve sonra 2003'te "The Fall of Max Payne" geldi. Önce ilk oyun kadar güçlü gelmedi kimseye. Hala da tartışılır sağlam oyuncuları arasında. Ama kesinlikle bu da bir Max Payne...

İlk oyunda yaşadığı aile acısını, Mona Sax'in ateşli vücudunda söndürmeye çalışırken, dost sandığı Vlad ile hayatının aslında ne kadar kötü bir hale geçtiğini görmesi biraz geç olacak ama yapabilecek bir şey yok. Abimiz, Max Payne sonuçta.

Main theme biraz daha hüzün, biraz daha yumuşak hatlara bürünmüş, net, keskin bir acı ve intikam hissi yerini tutkulu bir aşk ve çözümlemeya bırakmaya başlamış oluyor.
Eğer ki oyunu en zorda bitirirseniz, bitişi de değişiyordu oyunun. İlk oyundan gelen ara sahnelerin çizgi roman olması burada da devam etmişti. Tek tek onları, o günün şartları ile zar zor screenshot alarak, düzenleyip çizgi roman haline soktuğumu bile bilirim.

ve sonra gerçekten bir düşüş. Seri bitmişti, oyunların yarattığı muhteşem lezzet ağızlarda salyalar akıtıyordu, 2008'de filmi geldi. İlk önce filmi gelecek denildiğinde heyecan yaratmıştı ancak sonra kadro açıklandı, yönetmen belli oldu derken düşüş başladı. ve film çıktı. tam bir rezalet... Muhteşem bir seriye böylesi kötü bir film kesinlikle yakışmadı.

ve 2012; Max Payne 3. Max Payne 2'de olanların 9 yıl sonrasında yaşanan hikaye... dürüst olayım korkudan hala oynamadım. 1 ve 2'nin güzelliğini bozmasından korkuyorum. Güzel olduğuna dair tonla yorum okudum, oynayanlarla konuştum ama tatmin olmadım.(gene de yakın zamanda bir ara oynayacağım)

sonuç olarak, Max Payne abimizin acısı bitmedi, çilesi geçmedi. Bizde bıraktığı o lezzetli anlar da kolay kolay kaybolmayacaktır.

8 Nisan 2014 Salı

DayZ

"Early access alpha" da olup da, en çok oynanan oyunlardan birinden bahsetmek gerekli.

Survival, Post-Apocalyptic, open world, massive multiplayer online... Bu oyunun ünvanları. Steam üzerinden arkadaşlarınızla ve ya açık olan serverlarda tek başınıza oynayabilirsiniz. Ama elbette mmo'yu, hele de survival bir mmo'yu tek başına oynamak pek de akıl karı değildir. 



Mümkünse en az 2 kişi olarak, bir arkadaşınızla oynamaya çalışın. Oyunun zevkli kalabalıklaştıkça artmakta. RPG tarzı sevenlere oyun güzel bir haz yaşatacaktır. Harita yok, minimap yok, etrafı bilmiyorsunuz; internetten bakmassanız da pek bilemeyeceksiniz. (ki bakmamak oyuna hayacan katıyor) Şehirlerin, kasabaların tabelalarından, güneşin veya ayın bulunduğu yere göre yönünüzü tahmin etmek durumunda kalmak, yağmurdan saklanmak için ağaç diplerine ya da boş barakalara saklanmak, acıkıp "tactical bacon" gibi, portakal gibi yiyeceklerle doymaya çalışma

k... genel olarak oyun bu aslında.

Şu sıralarda, alfa halinde olduğunun altını çiziyorum, oyunun bence en büyük amacı, sağlam eşyalar, kıyafetler, silahlar toparlamak ve bunları yaparken hayatta kalmak. Buradaki en büyük zorluk, silahların, sağlam kıyafetlerin (askeri kıyafetler) askeri üslerde ve ya askeri havaalanlarında bulunması. Herkes buralara koşturduğu için sıkıntı çıkabilir. Bazen de kulelerde ellerinde sniperları ile bekleyenler olabiliyor. Siz bir hangara girip bakınırken, bir anda respawn olurken kendinizi bulabilirsiniz. Yani dikkatli olmak çok önemli. Ortalıkta koşturmak, ölümü çağırmaktır. Unutmayın ki bu oyun simülasyon tarzında. Ölürseniz, üzerinizdeki herşeyi kaybederek, bir "spawn point"ten yeniden başlıyorsunuz herşeye. İşte bu noktada da takım halinde gezmek gene önem teşkil ediyor. Zira siz ölürseniz, yanınızdaki arkadaşınız, üzerinizdekileri toparlayıp size ulaştırabilir. 

Oyun hakkında internette inceleme yaptığınızda karşınıza en çok çıkacak bir şikayet var. Belirtmezsem olmaz. "Bandit"lik... Kısaca özetlersem, sizi gördüğü yerde öldürüp, üzerinizdekileri toplama amacı ile gezinenler. Ya da amaçsızca öldürenler de var tabi. yok değil. ancak herkes kötü adam değil, el sallayan, teslim olan, arkadaşlık öneren kişiler de mevcut. Yinede dikkatli olun ve arkadaşlarınızdan başkasına pek güvenmeyin. 

Yeni oyuncular için kesinlikle ilk önerim, boş server bulmanız. 1-2 kişilik ya da kimsenin olmadığı. Üst baş toparlamak önemli ve kalabalık serverlarda yapamazsınız bunu. Serverler, server'ın sahibinin de isteğine göre belli aralıklarla resetlenerek, "loot"lanan yerlere yeni eşyaların gelmesi sağlanıyor. Yani belli aralıklarla, aynı yerde bile bulunsanız, farklı şeyler bulabilirsiniz. Tabi bir süpermarkette M4 bulmayı ummayın ama mermisini bulabilirsiniz. 

İnternetten gameplay'leri, yorumları, steam üzerinden incelemeleri inceleyerek, alıp almamanıza karar verebilirsiniz. Ancak şunu unutmayın, oyun hala alfa'da. Ve 2014 sonu, 2015 gibi anca betaya geçeceği söylenmekte. Bu durum da, gelişime çok açık ve daha yapılacak çok şeyin olduğunun bir kanıtı. Yapımcı firma, geçtiğimiz haftalarda bir yazılım stüdyosunu bünyesine katarak genişledi ve oyunun gelişim hızı da artacaktır bu sayede. 

Şahsen, oyunun alfa halini göz önünde bulundurarak, gelecek olan geliştirmeleri de düşünerek, oyuna 10 üzerinden 8 vermekte bir sakınca görmüyorum. İleride, kendi evinizi yapmak, kullanılabilir araçların gelmesi, daha geniş kapsamlı yiyecekler, envanter ve çevre... yapılacak çok işleri var. Amaçları çok güzel, başarırlarsa çok güzel bir oyun olarak kalacaktır DayZ.

aranızda oynamak isteyenler, oyun içinde kalabalık olmak isteyenler var ise, yorum bırakarak bana ulaşabilirler.

27 Nisan 2013 Cumartesi

Bioshock Infinite

Aldığı puanlar ile 2013'ün en iyi oyunu olma yolunda attığı adımlar inanılmaz. neredeyse her yer, herkes 10 üzerinden 10 ve yha 9.5 vermiş durumda...

Peki bu puanlar ne kadar doğru?
Öncelikle, konuya şuradan gireyim; oyunu çalıştırmak bilgisayarlar için zor değil. ayarları çok güzel, tüm güç kullanabilecekler için zaten böyle bir sorun yok ama düşük güçte kalan bilgisayarlar için de özellikleri yerinde. korkunuz olmasın... (bazen nvidia'larda sorun çıkartıyor o kadar)

BioShock İnfinite'için bioshock 1 ve 2 yi oynamanız gerekmiyor. hikayeye buradan da dalabilirsiniz. Hea eğer oynadıysanız ya da oynarsanız, olay oyunun sonlarında size sadece bir "laaaan!!!" etkisi daha ekler. Çünkü bu oyun 1 ve 2 den daha önce olan olayları anlatmakta. 1912'de Booker DeWitt adında bir karakteri canlandırıyoruz.
Dünyamız biraz fantastik, biraz steampunk içeriyor. çevrenin mükemmel dizaynına bakmaktan kendinizi alabildiğiniz vakit, hikayeye gömülmüş olacaksanız. hikayeye gömüldüğünüz vakit, oyun bitecek çünkü kopamayacaksınız. hikayeye dair daha fazla bir şey anlatamam, zira spoiler vermekten hiç zevk almam. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bir kitap okursunuz ve her an her yerde okuyarak, heyecanla sayfaları geçersiniz. Aynı hissi verecektir bu oyun size. her bölümü geçerken, her adımı atarken merakla ve heyecanla ilerleyeceksiniz. boş yere 10 üzerinden 10 almamış kesinlikle. üstelik benim gibi FPS oyunlarından çok da haz almıyorsanız bile, (ki skyrim'i bile fps modunda değil "third person" modunda oynarım genelde) yaklaşık 12-15 saat arası süren hikayeyi zevk ala ala bitireceksiniz. ve sonunda gözlerinizi açıp, "vay be!" de dedirtecektir oyun. 


Oyunun dizaynı ise ayrı bir muhteşem. Şehir, insanlar, ortam... 1912 amerikası var önümüzde ama o kadar güzel ki... zaten oyunun yansıtmak istediği hava da bu olduğundan, bunu çok güzel bir biçimde başarmışlar ve ortam size sanki cennetmiş gibi gelecek. 

Uzun lafın kısası, sizi 12-15 saatlik mükemmel bir macera bekliyor. Irrational Games ve 2K'ya teşekkür ediyorum kendi adıma çünkü böyle güzel bir hikayeyi özlemiştik ve böyle de güzel bir serinin bozulmadan, hatta gelişerek devam etmesi de yüzümü güldürüyor...


24 Nisan 2013 Çarşamba

Stimpack

      Stimpack, www.radyovesaire.com'da yayın yapan bir program. adından da aslında konseptini çıkartabilirsiniz. Bilgisayar dünyası ve oyunlar. radyo kanalı, istanbul bilgi üniversitesi'nin radyosu olup, programı Doruk Ayar (aşağıdaki resimde de görebiliyorsunuz) sunmaktadır. konular zevkli, dinlemesi güzeldir. Arada sırada beni de konuk olarak davet etmesi, bence programın en güzel yanı.



11 Nisan 2013 Perşembe

The Walking Dead Game

En son yazımda berbat bir "the walking dead" oyunundan bahsettim. Şimdi ise mükemmelinden...

Oyunu dün aldım, bugün bitti. Steam hesabımdaki kayıtlara göre 11 saat gibi bir süre sizi bekliyor. Sıkılan olursa aranızda ya da beğenmeyen, size bir oyun benden. O derece sağlam bir oyun bekliyor sizi...

Şimdi öncelikle az bir şey oyunun mekaniği ile ilgili konuşup, hikayeye dalayım.

Oyun rpg-advanture tarzında. Advanture oyunları özleyenler bayılacaktır. Oyunun oynanabilirliği ilk dakikalarda garip, (2-3 tuş + mouse) gelse de inanılmaz bir kolaylık ve rahatlık mevcut. Sizi yormadığı ve zorlamadığı için bütün dikkatinizi hikayeye vermenizi sağlamışlar. Sırf bu özellik bile oyunun puanını tavan yaptıracak kadar güzel. Hikayeye dalmanızı tabiki sadece oynanabilirlik sağlamıyor, grafikler de çizgi roman tadında olduğundan, gerçekçi grafik kasıcam diye uğraşılmayıp, tüm gücün karakterler ve hikayeye verilmesi çok güzel. Bir çok oyundaki en büyük eksik bu artık. ayrıca fonda çalan müzikler de ana göre etkili.

Gelelim hikayeye. Öncelikle diziyi izlediğinizi var sayıyorum. Merak etmeyin "spoiler" vermemeye özen göstereceğim. Oyunda dizi ile ilgili hiç bir bilgi yok. dizi ile bir bağı da yok. (Zombiler dışında) Oyun tamamen farklı bir hikayeyi anlatmakta. Lee Everett isimli bir üniversitede amerikan tarihi öğretmenliği yapan bir adamı canlandırıyoruz. bir çok karakterle ilişkimiz olacak (romantik ilişki
değil, normal, ikili ilişkilerden bahsediyorum) ama 1 tanesi oyunun ana hikayesini oluşturmakta ki onu da oyunun başında göreceksiniz...

Oyun "5 episode" olarak dizayn edilmiş. her bir "episode" birer sezon aslında. yani dizi olarak bakarsak 5 sezonda bitiyor. Her sezon da sizi kendisine bağlayacak çok güzel bir anlatım içeriyor. Oyunda sıkıcı uzun konuşmalar yok. Yapacağınız her konuşma önem taşıyan bilgiler içerebilmekte ya da ilerisi için önemli bir karar taşımakta. Unutmayın, verdiğiniz kararlar bu oyunda gerçekten etkili. size bir forumdan bulduğum bence çok güzel bir yorumu paylaşayım:
"but the choices in the walking dead aren't really about changing the world, they're about changing lee. the player's choices define who lee is, whose company he values, what principles he chooses to uphold. the world reacts to those decisions, in subtle ways that either reinforce those decisions or play off them . the player's choices matter because they establish a context for his emotional connection, through lee, to the game world."
Bunu yazan arkadaşın da dediği gibi, kararlar karakterinizi değiştirir. tıpkı gerçek hayattaki gibi. ve karakterdeki değişiklik, yaşadığınız olayları etkiler... Konuşmalarda dikkatli olun, fakat unutmayın, zombi istilasındasınız ve hızlı karar vermeniz lazım. konuşma metinleri sırasında bazen çok hızlı, bazen çok yavaş ilerleyen bir geri sayım durumu mevcut. ki kesinlikle olaya heyecan katıyor.

ve oyunun sonu... gene bir yorum paylaşacağım:
"it's heavy, strong, and leaves you with a lot of burdens when you're finished. hell i had to take a few shots of vodka and lay down for an hour or two just to let it all soak in and pass. but when you look at it, its really a brilliantly crafted game, and story."
Kesinlikle ağır ve güçlü bir son var oyunda. insanda içme isteğini uyandırabilir ya da kimileri için bir sigara yaktırabilir...

Uzun lafın kısası; 2012'nin en iyi oyunu ödülünü boşuna almamış bir oyun var karşınızda. ben kesinlike 10 puan veriyorum bu oyuna. not kıracak en ufak bir nokta göremedim.

dipnot: çok fazla zombi öldürmeyi beklemeyin. bekliyorsanız left4dead oynayın...

26 Mart 2013 Salı

The Walking Dead: Survival Instinct

Elimizdeki oyun; The Walking Dead'in TV serisinden esinlenilip, dizideki ünlü karakter Daryl Dixon'ın ve tabiki abisi Merle Dixon'ın dizi başlamadan önce, zombi istilası başladıktan sonra diye anlatabileceğimiz bir aralıkta ne yaptılar, neler yaşadılar; bunu anlatıyor. Oyun FPS; ve "hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yap" diye açıkladıkları bir tarzı var.


Gelelim izlenimlere. öncelikle internet aleminde aldığı puan yerlerde. kesinlikle ne dağıtıcı Activision'a yakışmıyor, ne de mükemmel bir dizi olan "the walking dead" ismine... gamespot'a bakarsanız aldığı puan 4.0. ne büyük bir hayal kırıklığı olduğunu anlayabilirsiniz. 




Oyunun öncelikle kontrolleri, daha doğrusu oynanabilirliği maalesef berbat. nişan almasından tutun, karakter hareketlerine kadar beğenimi kazanamadı. zombilere karşı dövüşler zaten o kadar alt seviye olmuş ki, bir çok telefon oyununda (defender tadındakiler özellikle ve hatta şu meyve sebze doğradığımız oyun dahil) daha güzel saldırı hareketleri mevcut. kafa kafaya, dizideki gibi bir dövüşün imkanı yok. o dandik zombi anında sizi öldürebiliyor. üstelik daryl gibi sağlam bir adamız aslında ama neyse... ben ateşli silahların ses yapması ve cephane sıkıntısı gibi dertlerle uğraşmak istemediğimdem önce bıçakla gideyim dedim. ama anlattığım gibi "combat" o kadar kötü geldi ki, hemen silahı aldım elime ve şarjörü bitirdim... Maalesef ki oyunu sonuna kadar da oynayamadım. halbuki çok daha iyi beklediğimdem oyunu, daha bilgisayarıma kurmamışken, "ah o daryl'in ünlü crosbow'u ile de neler yaparım" diyordum; ama o güzel silahı göremedim bile.



Bilgisayarıma kurduğum gün, bir oyuna her zaman bir şans verip ilerlemeye çalışırım ama bu oyun maalesef kurulduğu gün bilgisayarımdan "uninstall"ı da yiyerek, kötü bir leke olarak oyun tarihine geçmiştir. Keşke Activision kendi ismini korumak adına, en azından "abi bu çok kötü, biz dağıtmayız" deseymiş. 




uzun lafın kısası, oynamaya bile değmez. onun yerine The Walking Dead: A Telltale Games Series'i oynayın. o oyun ise muhteşem... 




11 Kasım 2012 Pazar

Roller Coaster Tycoon

Sizinle yaklaşık üç buçuk dakikalık bir video paylaşarak, hepinizi geçmişe götürmeyi umuyorum. 1999 yılında piyasaya çıkan RollerCoaster Tycoon... hangimiz oyunu oynamadık ki? parkımızın orta yerine kusan o küçük insancıkları tutup suya atarak boğmadık? ya da uçuk kaçık trenler yaratıp, en fazla mide bulandıran aleti yapmış olmadık ki?

Paylaşacağım videoda da zaten bu gibi durumları çok güzel bir biçimde, gerçek hayatla birleştirerek sunmuş.
Bir de videodan önce şunu da ekleyeyim, Roller Coaster Tycoon 3D adında yeni de bir oyun çıkarmaya hazırlanıyorlar piyasa... ve ayrıca bir kaç ay evvel 1999'da çıkan ilk oyunu ios ve android için yeniden yapmaya başlamışlardı, çıktı mı bilmiyorum ama çıkarsa telefonumda yerini alabilir...